Göğün dibindeyim, yarım burgulu hayallerim. Bırak da arayayım her harfinin altında bir ihanet.
Sakin ol!
Dizlerimin üzerindeyim, sillelerin atmosferden gelir yerin dibine gider.
Bu yüzden başka hayatlar peşindeyim.
…
Alın terleri ile yıkanmıştı o eski salonun cilalı parkeleri. Bindallılar emek veriyorlardı. Yer yer ayakları karışsa da, hareketi kavrayamasalar da onlar bindallıya gönül vermişlerdi.
Karadeniz oluyorlardı, Ege olup coşuyorlardı.
Halayda buluşuyorlardı sonra.
Sonra sonra kartal olup uçuyorlardı.
Emekler saatleri kovaladı.
Saatler günlere iliklendi ve haftaların üzerine örtüldü.
“… gece yarılarına kadar sürecek çalışmalar, çoğu zaman günlerce çalışacağız. Hepimiz bu işe gönül verdik, arkasında olacağız. Herkes bir emek veriyor; en büyük emekte bu ûsluplaştırılmış halk oyunlarını becerenlerde olacaktır” dedi ikinurlu bindallı lideri!
Sonra ardına baktı.
Bindallıyı aldı karşısına…
Biner biner…
“Önce bindallı olun, halka bürünün! Ben sizi dans ettiririm…”
Dedi ve davulunu aldı, gitti…