Blog

Karanfil

“… Bu kalsın, bu parçayı seviyorum” dedi.
Müzik çalarken ruhunun bedeninin içindeki neşesini gözlerinden okuyorum. Fakat tuhaftır ki çalan şarkıların hepsini ezbere söylüyorsun. Bunu sadece tebessümle destekliyorum. Artık müzik zevkinin ne olduğunu bilmek ayrı bir gurur katıyor, neye katacaksa artık.

Yemek için menü konduğunda masaya hangi yemeği yiyeceğini de biliyorum. Bunun da bir şeyler katması gerekiyor artık. Yemeğini yiyeceğin şekli, yedikten sonra kuracağın cümleyi biliyorum. Daha önce görmesem de biliyorum, anlatmasan da biliyorum. Bunun bir şey katmasına gerek yok sanırım. İçim bu.

Sevdiğin ne var? Hemen hemen her şey.
Sevmediğin ne var?
“Benden başka”
Hemen hemen hiçbir şey.

Bak güçlüyüm!

Sesler birbirine karışıyor bir yerden sonra. Ben işitmemeye sense konuşmamaya başlıyorsun gibi. En azından dünya bir kereliğine durabilirdi. O kadar döndürdük değil mi?
Ama ne dünya durdu, ne sen sustun ne ben tıkayabildim kulaklarımı.

Sen veda edecektin,
Ben mektup verecektim
Öyle `anlaşmıştık`. Ne sen veda edebildin,
Ne de ben mektup verebildim.

Sıcak bir sabahta ayaza büründüm. Ellerinin karşısında nasıl üşüdüm bilmiyorum ama güneş tüm gücüyle çalışırken insanın içinin titremesi dışına vurabiliyor bazen.

Ve ben;

Aldatıyorum kendimi

Yüzüme vuruyor sensizliğin ayazı
Gelsen
Bahar gelecek
Düşünsen
Okyanus

mirfanK’10
[Ankara]

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir