Blog

[Kartpostal] Gidiş Kokuyor Gecem

gidiş kokuyor gecem

Sen hiç yokmuşsun gibi davranamıyorum burada. Sen vardın ve şimdi yoksun. Ben aradaki yaşanmışlığı hayatımdan ayıklamaya çalışıyorum. Bunu yaparken bir taraftanda yaşamaya çalışıyorum. Anlayacağın çok çalışıyorum.

Kim demiş gidiş beyinde başlar diye? Senden bir adım uzaklaştığımda, aramıza o lanet mesafeler girdiğinde kopmuşuz biz. Parçaları yavaş yavaş yerine oturtuyorum, her şey çok net artık. Yani her şey bir “ayak” ile başlamış; bizim bitişimizde beyin ayağa paspas olmuş sevgilim.

Ne yapmalıydım bilmiyorum. Belki de bu denli yaşamamalıydım seni, daha az sevmeliydim, daha az özlemeliydim hatta daha az aramalıydım. Ben seni aradıkça, sana ihtiyaç duydukça sen bir nimet oldun. Tüm bunlar seni gidişe itti. Çünkü ben hep vardım senin için. Canının yanışı, gözlerinin doluşu, düşlerinin batışı hep benimle son buldu. Ben sana omuz oldum gözyaşlarını dindirmek için. Sense basıp gittin. Gittin.

Şimdi bir ölü gibi yatıyorum. Ruhum senden kurtulup bedenime koşmak istiyor ama beceremiyorum. Giderken bırakman gereken tek şey ruhumdu. Zira gururum, varlığım, hislerim paspas olmuş sana. İstemem geri. Can çekişiyorum şimdi buralarda. Bulduğum her boşluğu seninle doldurmanın pişmanlığını yaşıyorum sadece. Annem diyorum, belki annemin sesini biraz daha duysaydım yarın birgün şehit düşersem gözyaşı az olsun isterim. Ama pişmanım ondan çok sana değer verdiğim için.

Annem;
Sana ruhumu kaybettim desem, seni ihmal ettim desem “gözleri kızarmış anasının kuzusunun gel bakalım” deyip sever misin beni?

Sever misin annem?

Kartpostal: Seha Can

mirfanK’12

“[Kartpostal] Gidiş Kokuyor Gecem” üzerine 2 yorum

  1. Adsız dedi ki:

    Harikaaa …

  2. gece dedi ki:

    başlık çok hoş, ve evet anneler her vakit sever elbet … kimsenin sevemediği, sevemeyeceği gibi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir