Blog

Gözleri Dolu Bir Kış

Kar olarak mı yağsa
Yoksa baharı mı beklese
Bilemedim.
Bilsem de
Gücümü yetiremedim.
Yandı yanıyor yüreğim
Sensiz tutulmuyor kanadından
Martıların.
Dinmiyor hasretin bil
Elinde bir el var
İçimi yakıyor
Zalimin sofrasında
Meze olmuş sevdam
Şerefime rakılar kalkıyor
Ayağa
Şerefine hayallerim
Paralanıyor.
Ama gerçek şu ki;
Hala
Elinde bir el var.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Egomun Suyu

Tadından mıdır
Seni hatırlattığından mıdır
Bilmem
Vazgeçilmezim oldu
Şimdilerde
Belki bir gün
Yarın olur
Ama her şey dün gibi
Aklımda…
Bir bakıma
Herkes inanmak zorunda
Ama cesaretim yok
İnsanlara seni anlatmaya.
İnsanlar seni biliyor aslında.
Ama bendeki senden hiç kimsenin haberi yok.
İşte bu
Acıtıyor içimi.
Belki sarılsam sana
Bir koku yeter
Saçlarından
Taa topuklarıma.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Yokluğun

Yaşananları
Getiriyor gözümün önüne
Sanki hepsi bir rüyaymış.
Çöpü kalmış bir tatlının
Dibine bakan
İki aşığı anımsatıyor yokluğun.
Külsüz bir sigaranın
Son nefesi gibi
Değerli seni düşünmek.
Ölüm korkusu gibi yokluğun.
Ne kadar kaçsam da
Bir gün yaşayacağım.
Gözlerime oturan bir ağırlık
Yokluğun
Dayanamıyorum
Ruhum sıkılıyordu
Şimdi bulamıyorum kendimi.
Kalemimle kağıdı
Denk getiremediğim gibi.
Sarhoşluğum senden kalma
Hala her sarhoş oluşumda
Burnumun ucunda
Bitiyor hasretin.
Ve şimdi
Yerini doldurmak isterken ben
Kıymetini daha çok anlıyorum
Bir gün duyarsan sesimi
Bu ücra mısralarda
Tebessüm edip
Sevmiştim
Seni
Diyeceğim
Emin ol

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Akdeniz Yelkeni

Yosun kokusu;
Kapanmamış camım dün geceden.
İçeriye dolmuş bütün aşkları
Venedik’in.
Dalga sesleri
Özletti kendini
Bir saattir kapalı gözlerim.
İçimde dün içtiğim
Şarabın
Ekşiliği
Seni unutmaya yüz tutmuş bir
Yüreğin
Acizliği
Var.
Kar tanelerini izledim sokak lambasından
Denize düşen kayboldu
Martılar üzgündü
Onlar kaybetmeyi sevmezler
Tıpkı
Benim gibi.

mirfanK’09
~Venezia~
Blog

Alçalıyoruz

Gölgede kalmış aşklar
Gittikçe büyüyor gözyaşları
Ufuk çizgisinde kalıyor
Yitik bir aşkın İrfan’ı
Düşten
Çok
Düşüşü anıdırıyor
Sevdanın yalanı.
Yedim
Yuttum

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Birileri Güneş’i Gözetliyor…

Bir Ay olmalıyım
Güneş’e tutulmak için.
Benziyorum aslında
Benim de Ay kadar
Yaralarım var
Taa
Derinlerimde.

Yağmur damlalarıyla süslenen akşamım gelincik kokuyor bugün. Dünden kalma mumların fitilleri eğmiş boynunu seni bekliyor. Gelsen de başını kaldırsa tüm çiçekler, doğsan günümüze? Yahut düşünsen buralarda nefes alan, yaşamaya çalışan çaresizleri. Olur sanki…

Dön bak neler yitiyor uğrunda, arada kapanmayan yılların anahtarı bende vur kilidi çıkıp gidelim bu lanetli topraklardan. Işığımızı kesiyor buralar, yaşananları inkar ediyor insanlar. Sözlerimi düğümlemeye çalışıyorlar. Dudaklarımı parçaladılar uyurken ben. Doğamadın ya rüyalarıma, gecelerimi çalıp gitti birileri. Bakmadın ardına ama yürüdük bu yolda biz. Ardımızda sürüklenen zavallılarla kırıntılarımızı bırakarak yürüdük.
Şimdi bir hayali seyirde zavallılar. Damağımda beyaz şarap tadı var, parıldıyor yeni doğan güneşin aydınlığında. Diyorum ya;

Ama Ay olsam
Derinlerimdeki sen
Gölgede kalsan.

mirfanK’09 ´CZ´[İyi ki doğdun, Haiku]
Blog

Ve Perde

Aklımdan oldum
Alkışladım ruhumu,
Kapandı perde.

mirfanK’09 ´CZ´[Haiku]
Blog

Avuntu

Biliyorsun güneşsin,
Dolduramaz kimse yerini.
Birisi kapımı çaldığında
Şarap karanlığında bir gecenin
Gündüzüne doğamaz kimse
Senin gibi.
Şimdi sefilleşen
Mumlarım var elimde
Bir tek onlar kaldı
Bu geceden geriye
Vekaletini versen
Belki
Onlar da mutlu ederler
Beni
Tek
Bir

Gülüşün
Gibi.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Güneş’e

Doğarsan bir gün nefes aldığım topraklara
Isınıp
Aydınlanmak için
Bekleyen;
Benden başka
Binlerce beden bulacaksın.
Bilmeni isterim ki;
Bininden daha fazla
Seveceğim seni
Ve
Bininden daha fazla bileceğim.
Kıymetini.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Bazıları Şanslı Doğar

“… Küçükken süt dişini çektirmeye giderken bindiği taksiyi, her taksi görüşünde anımsar insan.”

Öyle bir çocuktu bugün yanımda oturan. Apse yapmış dişi, boynu bükük şanssız Ferhat’ın. Dedesiyle gelmiş dişine baktırmaya, garip Orhan dede de hasta. Ama mağrur! “Çalıştım!” diyor, “sakat raporum var ama çalıştım senin adın neydi?” İrfan dede, İrfan diyorum. “Rıdvan beni sakat raporum olduğu halde çalıştığım için mahkemeye vermezler değil mi, sakat raporumu geri almazlar değil mi?” diye soruyor. Ben onun için en bilmiş, en doğru ve en örnek insandım o an. Almazlar dede dedim ama sen sakatsın demeye varmadı dilim. “Bak Ferhat rıdvan dayın futbolcu sende öyle ol” dedi Orhan dede gören tek gözü, nasır tutmuş elleri, mekaplarının koruyamadığı ıslak ayaklarıyla. Ona göre ben rıdvandım ve bu dünyanın sadece çöpü kalmıştı.Eşofmanlı olmam, sırtımda çantamın olması ve uzun boyum ona görd futbolculuktu. Bana sormadı Orhan dede, o tecrübesiyle bildiğini sandı. Orhan dede çırpınacak biraz daha, Ferhat o şartlarda okuyacak. Olmayan şanslarının közüne üfleyecekler.

Bunlar olmayan şansı yoruyorlar.

Kimi de şanslı doğar elbet. Karanlıktan dahi korkmazlar çoğu zaman, gözleri kapandığında aydınlıktır dünya. Bu türün örneğine sallasam değiyor niyeyse. Ve gariptir ki argo kullanasım var fazlasıyla! Dünyanın göbek deliğine en aciz sineğı sıçırtasım var. Ama yapmayayım yine de.

En tuhaf bulduğum ise yakaladığı şansı sürdürenler oldu hep. Ne bulsa yetinemez ya insan, onları yetinir gördükçe delirenlere “biri” oldum işte.Pamuk kalplerdi onlar. Aşk meşk yazmayınca daha bir -ukala- oluyorum galiba. Ve yaşanmışlıkları sıcağı sıcağına kaleme alınca kendime dahi acımasız oluyorum.

Felsefe yapma noktasında zayıf hissediyorum kendimi. Ama bugün yağmurun ıslattığı sadece “biz” değildik!

Ve ben Ferhat’ın gözlerinde -bir gün büyümesi için annesinin altınlarını bozdurmak zorunda kalırsa; Dünya’yı bozduracağım Anama- haykırışını ve kararlılığını gördüm, o ela gözlerde gözlerimi gördüm…

mirfanK’09
~Ankara 190, 105~