“zavallılığın, diye geçiriyorum içimden, ne çok giysisi var.”
Yalçın Tosun, Bir Nedene Sunuldum
Her geçen gün burnunun dibinde farklı farklı bir sürü çiçek büyüyor. Sulamadığın, konuşmadığın, bakmadığın, belki hiç sevmediğin bir sürü çiçek.
Etrafında da durum öyle. Farklı farklı bir sürü insan çürüyor / büyüyor etrafında yalnızca ömrüne eşlik ettiğin; belki bir sofrayı, bir sohbeti, bir kasabayı paylaştığın bir sürü insan. Sadece elbisesini, saçının rengini, arabasının modelini, makyajını ve az biraz acısını bildiğimiz insanlardan bahsediyorum. İçinde ne açıyor? Sözün, bir ufak iç çekişin çözeceği kaç ip düğümleniyor kim bilir.
“Zavallılığın ne çok giysisi var.”
Aylarca oturduk ama bir gün bile dinlenemedik. Bizi anlayamamak yordu. Her sabah ötelediğimiz alarmlardan ötelediğimiz gerçeklere geçtik çabucak. Murathan’ın da gördüğü gibi ‘kum saatimize kürek attık’ vade hiç dolmayacakmış gibi nefes alarak.
Birhan Keskin “Ve işte en geniş cümlem” diyor “içimi açtım sana / içini anlamak için”
Anlatalım. Anlayacağız.
Zaman akıyor.
mirfanK’20