Blog

Şarkı

Railay Beach

bazen dilime bir yerlerden duyduğum bir şarkı dolanıyor, ne şarkının adını biliyorum, ne de söyleyeni.
aradan zaman geçsin de şu şarkıyı iyice özleyip dinleyeyim diyorum; sonra kesin unutuyorum şarkıyı. bugün yine unuttum.

buradayım, ‘mahsur kalmak’ hissiyatına olan düşkünlüğümü başka bir yazıda ele alırım; bot hareket etmiş ‘şu manzaraya birkaç saat daha bakmak zorundasınız’ minvalinde bir şeyler söylüyor biletçi. sonraki bot gelene kadar buradan başka bir çıkış yok. ne âlâ.

zihnimde taşıdığım onca yükü demleyip arındırmak için müthiş bir zaman. hava biraz daha kararıyor, yıldızlar iyice sarıyor gökyüzünü. bembeyaz kumların üzerine sere serpe yatıp gökyüzünü seyre dalıyorum.

gece

koca sahil, toplasan 10 kişi yok. kıyıya vurmuş bir ağaç gövdesinin üzerinde bir adam gitar çalıyor. çok tanıdık, çok ezber bir ezgi ama söz yok. çıt çıkmıyor, hepimiz anın büyüsüyle adamı dinliyoruz. şarkıyı hafızama atıyorum, o şarkıyı dinlediğimde yaşadığım bu huzura dokunacağıma adım gibi eminim.

yine unuttum. ziyanı yok. şimdilik bu huzura dokunmak için o şarkıya ihtiyacım yok, henüz çok taze, ihtiyacım olduğunda hatırlayabilmek ise duam.

zaman doluyor, bot geliyor, o akşam orada o hissin lezzetiyle kendinden geçmiş bizler dönüp son kez boşluğa bakıyoruz.

içinize sinsin.

mirfanK’20

Blog

Cerrah Şarkılar – XIX

yaklaşık birkaç asırdır -abartmayı severim, bilirsin- elimi uzatıp tokalaştığım herkese “öpme, hastayım.” diyorum. zihnimde canlanan bi’ sahne var çünkü; arabadan inip arkama bakmadan yürüyorum, çünkü arkama bakarsam ağlayacağım biliyorum, sonra bi’ kapı kapanma sesi daha geliyor, sonra koşma sesi, sonra boynuma atlıyorsun sarılıp ağlıyoruz; ne yazık ki sonra öpüyorsun beni ve hiç konuşmadan ayrılıyoruz. aradan yaklaşık birkaç asır geçti -abartmayı sevdiğimi söylemiş miydim?- sen öpmedin ama biz konuşmadan ayrıldık seninle. yanağımda bi’ yerdesin hâlâ ama hastalıksın, seni kimseye bulaştıramam.

Blog

Cerrah Şarkılar – XVIII

kimsesizliğine emanet edilmiş evlerin yanından hızlı geçtik. sonuçta bizler kimsesizliğin kemiğine bıçak dayayan hisler idik. ruhumuzun “huzur” ile ilgili tüm vanalarını açık bıraktık; aşıklar çay bahçesinde biraz limonata hikâyesi dinledik. “ada’dan beslen” dedi birisi.
tepeden büyükada rum yetimhanesi’ni gördüm ben; içimden birkaç kimsesizin kemiklerinden bıçaklarını çektim, alışkanlık işte.
hem sonra düşündüm de; iyi ki seninle gelmemişim ada’ya.

Blog

Cerrah Şarkılar – XVI

çok masum bi’ öpücükle karşılamıştın beni. yaprakların dâhi kıpırdamadığı bi’ akşamdı, ortalığın dağınıklığını anlatmam mümkün değil. açıkçası bu şen halimizi çok özlemiştim. sonra durmadan yürüdük seninle. bi’ uzadın, bi’ kısaldın dün gece ama hep güzeldin, en güzeldin.
sonra gözlerime hiç bakmadan gittin.
kan rüyayı bozar sevgilim, gitme.

Blog

Cerrah Şarkılar – XIV

beni geçmişime taşıyan şarkılara rastlıyorum bu ara, endişelenme ama. yüreğimde kalan sevgi sana yetmez diye geçmişimden koparıp alıyorum bir şeyleri. sana ihtiyaç duyuyorum fazlasıyla, sonra duymamayı öğreniyorum. anlayacağın hayat zor; ben dozunda sevmeyi bi’ türlü beceremiyorum.

Blog

Cerrah Şarkılar – XIII

bi’ gün beni seveceğin ihtimaline yaslanarak sevmedim seni. yani sevmedim seni derken öyle değil, çok sevdim seni ama bi’ gün sen de beni seversin diye değil. ben seni ilk gördüğümde biliyordum aslında seni çok seveceğimi. şimdi bir şey daha biliyorum; sen, sevmiyorsun beni.

Blog

Cerrah Şarkılar – XI

konu aşk olunca aklına gelen ilk şık doğrudur her zaman. yoksa o başka mıydı? her neyse bu gece aklıma ilk saçların geldi. her renkte düşleyebiliyorum seni fakat kızıl senin düşümdeki rengin. sadece bi’ çay içmiştik seninle, sonra sözde yürüyüşler yapacaktık. evet, yürüdük ama çok farklı yönlere.
şimdi saçların ne renk bilmiyorum ama o çay içtiğimiz yerde bekliyorum seni. gel.

Blog

Cerrah Şarkılar – X

“kendini karşıdakinin yerine koyma” adlı düşüncenin yoğunluğu arttıkça kaybeden sen oluyorsun, bu gerçek. şimdi sen -o- üzülmesin diye bi’ karar alıyorsun ve sonunda sen üzülüyorsun: demem o ki, kendimi senin yerine koyduğumda biraz kendimi düşünseydim bi’ orta yol bulurduk. yani senin pencerenden baksaydım, senin aynandan değil. olduğun yerde kal ama. kal.

Blog

Cerrah Şarkılar – VIII

eh, adınla erken doğan heyecanım gururumu idam etmeden sussam iyi olacak. söylemiş miydim hatırlamıyorum ama beceremem susmayı ben. o kadar çok konuştum ki kim bilir kaç kez söyledim sana ihtiyacım olduğunu?
sahi, ihtiyaç anında nasıl beceriyorsun içinde olduğun şeyi kırmayı?
yok yok, yanlış anladın sen. kırma.