Blog

Milyondabir

Yerimde olup bunları duymak isteyen milyonlarca kız olmalı
Yerinde gözü olan milyonlaca kız sana kurban olmalı.

En güzel şeyler
Sıcakta satılır
Ve “soğuk içilir.”
Sıcacık sevdim seni
Şimdi ise mevsimlik dolabımda
Sıcacık sevgim.
Soğusun;
Şerefine içeceğim
Yokluğun
Vefa
Ve
Vefanın vekaleti ile
Belki o zaman teşrif buyurursun
Yüreğime
Meze olsan da olur
Şu sefil halime.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Bağcıksız Ayakkabı

Bilseydim seni göreceğimi
Bağcıklı ayakkabılarımı giyerdim
Lâkin
Kokunu hissettim;
Dizlerimin bağı çözüldü
Yüreğim ellerinde
Hep
İki büklümdü.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Eksik Olma

Bu cümleyi kurmam gereken yer
Bana yaptığın bir güzellikten sonra
Olmalı.
Oysa bu cümle sadece
Tüm güzellikleri
Sensiz yaşadığım zaman
Geliyor boğazıma.
Seninle güzellik yaşamak
Boynumun borcu olsun diyorum
Sessizce gömülüyor hayallerim
Karanlık ve soğuk sulara.
Yedi cihanda aziz olasın
İçinde güzelliğe dair
Tek dem bulunan sofralarda
Eksik olmayasın.
Dilerim Allah’tan
İçinde sana dair
Hep güzellik besleyen
Bu kuluna da bir gün
Uğrayasın.

Uğurlar olsun.

mirfanK’09 ´CZ´
Blog

Çıplak Düşlerim

Biz hiç dönmedik yolumuzdan

Hiçbir zaman vazgeçmedik
Asil sevdamızdan
Yıldızlara sor bak
Onlar dahi
Kayıp geçmedi aramızdan.
Sondürecek kudretimiz olsa güneşi
Yıldızları utandırsak bir bir
Sevdamıza imrenseler de
Bencil belleseler bizi
Sadece birbirimize adasak
Tüm sevgimizi.
Olur mu dersin?
Giyinir mi bir gün
Çıplak
Düşlerim,
Yoksa yine bırakır mısın
Boşluğa
Bu kez
Çıplak
Düşerim

mirfanK’09 ´CZ´
[Olmadı]
Blog

Efsane Şiir: Mükâfat

Padişah dönemin ünlü şairlerinden Sümbülzade Vehbi Efendi’yi yanına çağırtır “Efendi Vehbi; Bana öyle bir lagirdi et kü ilk misrasinda kellenik urmak, ikincu misrasinda isse senu ödüllendirmek isteyeyum” demiştir. Onun üzerine Vehbi şu efsane şiiri yazmıştır.

Mükâfat


Azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,

Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.

Lal-u sarap icürem ve islatip gecirem,
Parmagina yuzugu, hatem-i zer drahsan.

Eğil eğil sokayim, iki tutam az midir?
Lale ile sümbülü kakiline nevcivan.

Diz cökerek önune ilik ilik akitam,
Bir gümüs ibrik ile destine ab-i revan.

Salinarak giderken arkandan ben sokayim,
Ard etegin beline, olmasin camur aman.

Kulaklarindan tutam, dibine kadar sokam,
Sahtiyenden cizmeyi, olasin yola revan.

Öyle bir sokayim ki, kalmasin disarda hic,
Düsmanin bagrina, hancerimi nagehan.

Eger arzu edersen, ben agzina vereyim,
Yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.

Herkese vermektesin, bir de bana versene,
Avuc avuc altini, olsun kulun saduman.

Sen her zaman gelesin, ben Vehbi’ye veresin,
Esselamun aleykum ve aleykumesselam.


Sümbülzade Vehbi Efendi

Blog

Dünaydın Sevgilim – VII

Uzun zamandır ağlamamıştım
Rimellerim akıyor.

Rakı şişesi takıldı gözüme. İlk kez Rakı içen bir genç kız gördüm bu gece “çok yakıyor” dedi. Gerçekten yakıyor mu insanın içini diye düşündüm bende. Bir insanın içini başka bir insan yaktıktan sonra rakı, o yangına su oluyor deyip geçtim. Kız şaşırdı, belli ki beklemiyordu bu cümleyi. Acaba dışardan bakınca da sensiz mi duruyorum? İçerden bakanlar öyle diyor da..

Oturuyorum Rakı Sofrası’na. Önce yeminimi içiyorum sonra bir bardak su. Sek gitmiyor yeminlerim zaten dolaba koymamışım gün ışığında bozulmuş hepsi. Bembeyaz Rakıya bakıyorum bir de önümdeki genç kıza, müzik sesi var oldukça fazla. Kafamın içerisinde çalınıyor bir şeyler sanki. Genç kız çok güzel. Öyle ki seni unutturacak kadar güzel. Ben seni unutturacak derken o her haliyle seni anımsatıyor bana. İşte işin ilginç yanı da bu olsa gerek.

Sıkı durun!
Aşka yakın bir yerlerden bildiriyorum. Yüreğimin en uzak diyarlarında konuşmaya çalışan bir sefil var. Konuştukça sefilleşen, sefilleştikçe güzelleşen bir “sefil”. Derinden geliyor her ses. Güzel kız ideallerinden bahsediyor bana. Bir zamanki “İrfan’ı” hatırladım bir an. Neresinden tutarsam tutayım bu muhabbeti, bir yerinden sen çıkıyorsun ve elim yanıyor. Kaybettiğim bir “ben” var bu gecenin ortasında. Adresini bilmediğim için sana yazdığım kartları kendime atıyorum, “Gelen Posta Listesi”nde de adımı görünce seviniyorum.

Sen okumuşsun gibi.
Okuyup mutlu olmuşsun gibi.
Mutlu olup
Bana yazmışsın
Gibi.

Yükseklik korkum var benim. Bu yüzden alçaklara fazla yakınım işte, en azından böyle avutuyorum kendimi. Sen alçak değilsin, ben alçak değilim. Gölgelediğimiz alçaklar utansın. Yanarım da bugüne kadar kimsenin gölgesinde soluklanamadım; ona yanarım. Zavallı yüreklerde dolandım durdum, çırpınanları görüyorum bazen. Kafama esiyor gecenin bir yarısı sokağa çıkıyorum. Numarasını senle iliştirdiğim bir otobüse biniyorum, içinde adının geçtiği bir durakta iniyorum. Sokaklarda rüzgar sesi bile yok. Geziyorum ve ayak seslerimi katıyorum gecenin karanlığına. Bu aralar rimellerim akıyor diye üstüm başım simsiyah. Bu durum “Mavi”yi küstürüyor. Karşı karşıya geldiğimizde sustuklarımı getiriyorum gözümün önüne cebimden içkimi çıkarıyorum bir de onların “olmamışlığına” içiyorum. Derler ya; “şu kedi aç mıdır tok mudur?” diye dertlenip içelim. Sokakta kedi yok ki aç olup olmadığını sorgulayıp içeyim. Aslında mantıksızlık kaplamış dünyamı, alkolün uyuşturduğu bedenim, sana hayran olan ruhumun umrunda değil ki. Bedenimin her hücresi sana aşık biliyorum ve o kadar küçümsüyorum ruhumla baktığım zaman. Bedenimi hareket ettiremezken ben, ruhum geçip karşıma alay ediyor “Ne oldu? Unuttun mu?” diye.

Sana olan aşkımın -ki bu kelimeyi hiç sevmem- ayakları ters dönmüş artık. Gören, işiten ve şahit olan herkes kaçıyor etrafımdan. Ağızları açık, içlerinde bir pişmanlık. Yüzümü görmeden seni ve beni tanıyanlar “keşke” diyor. Görüyorum, biliyorum tüm bunları.

Bilirsin ya,
Sen de bilirsin.

Bencillik değil benim ki;
Fazla rahatlık.
Rahatlığım
Aşkın gözünden dünyaya bakmam değil;
Aşkın bir gözünü kör edip
Diğerine resmini
Koymam

Fotoğraf: Sema Demir
P.S: Büyüdükçe güzelleşiyoru(m)z

mirfanK’09 ´CZ´
[Dünaydın Sevgilim – VII]
Blog

Azab-ı Vicdan

Önsöz: Herkesin hakkı haddi kadardır, haddini aşan hakkını kaybeder. Alp Kurudirek

Kölesi olacaksın
İçinde yanan ateşin
Dönüp ardına baktığında
Seni anımsatan piç bir aşk
Bulacaksın.
Kaşı gözü sen,
Kum saatinin üzerinde sen,
Akıp giden kum taneleri
Yine sen!
Kendi fitilini ateşe verdin
Şimdilik benim can’ımı yakıyorsun
Zaman geçikçe ufalacaksın,
Kendini yakacaksın
Ve
Kanguruya benzettiğin aşkın
Kesesine gururunu koydun sen
Gururun büyüpte
Sığmadığı zaman kesesine
Tekrar piç bir aşk
Olacaksın
Can’ımı başka kollarda mutlu gördüğün zaman,
Saklanacak delik arayacaksın.
Bir gece ansızın
Adadığın bir şarkı duyduğunda
Ruhunu karşına alacaksın
Ve
En büyük deliğe
Saklanacaksın ama ne çare?

Canın cehenneme!

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´[Dünaydın Sevgilim – Can’ıma Değsin!]
Blog

İstanbul’u Gördüm

Unutmadan,
İstanbul’u gördüm gitmeden
Yedi Tepesi’ni de gördüm
Sevmeden yaşar mı insan?
Sen de sevmiştin burada
Biliyorum
İstanbul’u gördüm
Boğazda çırpınan kahpelikleriyle
Kız kulesine yüzen çarpık aşklarıyla
Sahilde el ele
Dolaşan
Aşıklarıyla
İstanbul’u gördüm
Yalısında sefasıyla
Gökyüzünde cefasıyla
İstanbul’u gördüm
Bir Cami’de
Sela sesiyle uğurladı beni.
Gururlandım
Şad oldum
Birileri dinlerken İstanbul’u
Ben
Gökyüzünde
Kayboldum.

mirfanK’09 ´CZ´[ Dünaydın Sevgilim – Bir Gidiş ]
Blog

Hayallerim Yağıyor

Camımı dövüyor inatla
İri iri yağmur taneleri
Birisi beni bunlardan etkilenmeye zorluyormuş
Gibi
Sanki.

Adınla başlayıp buharlaşan
İçinde senden başka hiçbir şey
Bulunmayan
Hayallerim yağıyor burada.
Senden fırsat bulup
Beni tanıyanlar
Arada camıma vuruyorlar
İnatla
Üşümüşler belli
Ama buharlaşan umutlarım
Oralı bile olmuyorlar
Gökyüzünde bir yerlerde
Seni bekleyişteler
İnatla
Bir damla sızıyor odama
Sıcacık
Dokunuyorum parmağımla
Kaybolup gidiyor tenimde
Ama bilemiyorum hayallerim mi
Umutlarım mı
İçini ısıtan.
Bir beşikte hüzün
Bir beşikte sevinç var
Ve
Onları sallayan yokluğun.
Hiç olmamışlığınla uyutuyorsun ya
Bu kadar şeyi
Var olsan
Kimler uyuyacak
Bilmiyorum
Ey hiç olmamış yâr!
Ey olmaya meyili olmayan yâr!
Boğazımda işitebildiğim soluk seslerim var
İçerime giden
Beni solduran sesleri
Duymuyorum artık
Uyuştu bedenimin solu
Ben uyanık
Ve ufacık
Bekliyorum
Güneşin yanındaki gülüşünü
Sen gülünce
Uyuyacağım
Ve sen solunca
Bir daha asla uyanmayacağım
Söz.

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´[Dünaydın Sevgilim – Yağmur]
Blog

Erzurum Kadar Soğuk

Üşüyor ellerim.
Düşünüyorum seni;
Vedalaşsak bir gün gerçekten.
Sana şans dileyecek kadar seviyorum seni.
Bir gün olur da,
Başkalarını sevmeme engel oluyor varlığın
Diye
Haykırırsan bana
Elveda
Diyebilecek kadar çok
Seviyorum seni.
Erzurum kadar soğuk yüreğim
Şimdi
Düşünüyorum seni
Yorgun düşmüşsün belli.
Biliyorum elinde her şeyim.
Sen sen ol,
Yalanın boyunu aşmasın hiçbir zaman
Ömrüm yolunda
Bitap inan
Esip gürlüyorsun ya bana.
Esmeyi bırakırsan diyorum
Ya ayaklarının dibine düşerim
Ezersin beni
Ya da
Rüzgar gibi çarparım yüzüne
İçine çekersin
Belki
Beni

Fotoğraf: Murathan Özbek [Erzurum Ekspresi]

mirfanK’09 ´CZ´
[Dünaydın Sevgilim – Erzurum’dan Yakarış]
Blog

Ayyaş

Seni unutacak kadar sarhoş olursa bedenim
Musalla taşında ayılayım
Mertek limonum olsun
Münker ve Nekir
Şahidim

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´
[Dünaydın Sevgilim – Sarhoş]
Blog

Kavuşamayan

Hiç başlamamış bir cümlenin noktasıyız
İtiraf et sende biliyorsun.
Fikirsiz bir düşünceyi andırıyoruz
Görenler imreniyor
Ellerinde değil
Görmemişler
Ne aşkı
Ne seni
Ne de beni.
Uğrunda öleceğimi biliyorsun
Bu yüzden gururlusun
Ne dersin?
Gökyüzünü görebilir miyiz beraber?
Seninle görünce yıldızlar parlar mı eskisinden çok
Yoksa göz kırpıp geçerler mi senin gibi?
Yalvarırım gel
Sana düşleyemeyeceğin bir dünya
Vaad ediyorum
Gelirsen
Dünyayı göreceksin
Yemin ediyorum
Kavuşamadığım için
Ben hep kahroluyorum

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´
[Dünaydın Sevgilim – Kavuşamayan]
Blog

İşkence

Elden bir şey gelmez gözlerini düşlemekten başka
Gülüşünün gölgesinde
Uyuyan bir güzel yatmakta
Şerefine kaldırılan her kadeh
Gideceğinin korkusuyla
Hıçkırıklara
Boğulmakta.
Gitme-sen
Kalsan diyorum
Hayatımı dizlerinde uyutuyorum
Sensiz söylediğim her şarkıda
Gözlerimi uyutuyorum
Dalgasız bir deniz
Hayal et
Kıyısında bana esen yeller var
Sana uzanan kollarda
Seni hiç istemeyen eller var
Dalgada boğulan bir adam hayal et
İşkence çekiyor
Omuzlarında
Dalgalar üşütüyor bedenimi.
Çünkü sen varsın
Ruhumda.

P.S: Murathan’a ithamımdır.

mirfanK’09 ´CZ´[Dünaydın Sevgilim – İşkence]

Blog

Dön Gel

Sesini duyar gibiyim
Gelincik kokuyor yokluğun
Uykuya dalıyor gözlerim.
Hayalin beliriyor karşımda
“Gel” diyor.
Çocuklar gibi şen oluyorum
Çaresiz
Koşuyorum yokluğuna
Tüm gücümle
Sen “Gel” diyorsun
Duruyor dünya
Dursun
Sensiz
Dönmesin
Dönüp gelenler
Götürdüklerinden başka
Ne getirdiler ki?
Sen “Gel” desen yine
Nasıl geleceğim
Bilir misin?
Yüreğim elimde.

mirfanK’09 ´CZ´ ~Sarhoş~
Blog

Dünaydın Sevgilim – Tanıtım Yazısı

Tesadüflerin sevdiği on üç kişinin,
On üç bölümlük hikayesini anlatıyor “Dünaydın Sevgilim” adlı aşk romanı.

Bazı ölümler yer ediyor zihinlerde. Ölüp gidenlerin ardından yeni aşklar doğuyor. Çoğu babasız olan, annesi kocaya kaçan aşklar.
Köydekinin kenttekine sevdası ve aşkta alaylı – mektepli kıyasını görebileceğiniz, yer yer Avrupa’nın şirin kasabalarında dolaşıp anlatılan o aşklara şahit olacağınız bir aşk romanı “Dünaydın Sevgilim”
İçerisinde aşkın ihanetle samimiyetini, sadakatin uzaktan çekmeyen bir duygu olduğunu gerçek aşkın ise başka kollardaki sarhoşluğunu bulacaksınız.

Genç Yazar İrfan Kurudirek‘in kaleminden dökülen ve sizlerin de beğenisiyle kitaplaşan kurgular serisi sonunda gerçekle harmanlanıyor. Yazarın deyimiyle “Bir müddet dünyayı Aşk’ın Gözü’nden görüyorsunuz.”

Bir fısıltının çığlığında tanışan iki genç ile başlıyor roman.

Bakışan…
Görüşemeyen…
Ve asla kavuşamayan…
Geriye kalan on bir kişi için;

Keyifli okumalar.

İklim Tanoğlu

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´ [Dünayın Sevgilim – Aşkın Göz’ünden]
Blog

Kısa Metraj Aşk – II

Başlarken: Hikaye şeklinde devam niteliğindedir.

“Bir hayal sofrası gibi şimdi. Sisli bir düşünce uyanıyor yıllardır uyuduğu gaflet uykusundan.
Ellerim seni düşününce titremiyor artık. Seni düşünürken sigarayı bıraktım. Ellerimin her titreyişinde aklıma geliyordun, şimdi aklımdan hiç çıkmayacaksın. Bunları yazarken de ellerim titriyor ama sebebini bilmiyorum. Seni çok özledim.
Daha fazla yazmak isterdim
Ama
Kartpostal bitiyor…
Seviyorum
Noracôv Keglær”

Diye son verdi sözlerine. Asla sevgiliye ulaşmayacak bir karttı bu, dolabın dibindeki yerini aldı. Diğerlerini beklerken sabırsızlanıyor olmalı. Büyük bir başarıya imza atmanın verdiği mutluluk var ve uzun zaman sonra mutlu olmanın vermiş olduğu “hayal kurma” başlığı var.
Birazdan çıkılacak beşbuçuk saatlik yolculuk -ki bu rakam Dünaydın Sevgilim serisinin kilit kodudur” bu başlığın altını çok güzel süsleyecek.

Aşkın arandığı yerden bildiriyo(r)dum
Yolculuk biter
Başlık
Üşür.

Artı ve eksilerimle

mirfanK’09 ´H&CZ´[ Dünaydın Sevgilim – VII ~ Giriş ]

Blog

Budapeşte’de Sonbahar

Budapeşte’de bir Sonbahar
Tuna’nın kenarında elleri üşüyen bir adam var
Oltasında titreyen bir balık
Yüreğinde adını bile bilmediği bir yara var.
Ayazdan yüzü kızaran aşıklar
Utancından gizleniyor yalanlar
Bir tek sen eksiksin burada
Bir de kan kırmızı şaraplar.
Efkâr daha hızlı dolaşıyor damarlarımda
Yüzkırkbeş yıldır hüküm sürmüşüm bu topraklarda
Ben yine uçuşa geçiyorum
Bir köprü başında
Tuna alıp götürüyor beni
Bakamıyorum köprü altlarına
Martılar da var
Uçamıyorlar
Adını fısıldıyorum Tuna yankı yapıyor
Köprü başında el ele iki aşık var
Ya Tuna’ya
Ya bana bakıyorlar
Aşık demeye dilim varmıyor
Lâkin
Aşkım görse
Kanım donar.

mirfanK’09 ´Budapest @H` [ Dünaydın Sevgilim – Tuna’ya Aşk!]
Blog

Seviyorum

Seni seviyorum dedi erkek-
Çe
Ne kadar
Diye sordu kız-

Kendimden nefret etmesin-
e
İzin verecek kadar
Çok
Dedi.

mirfanK’09 ´CZ´ – Beğenilen Akşam
Blog

Kahpeliğin Gizem’i

Başka ellerden başka ellere
Oradan da başka ellere.
Ben istemedim.
Olmasaydı sonumuz böyle.
Sonunda ermişsin Murad’ına
Yanağın ısınmıştır umarım
Başka bir yanağın
Sıcaklığında

Her açıdan yakışmadık bu dünyaya Aşk neylesin?
Ay’dan baklınıca görünen en büyük kahpesin.

Fotoğraf: Murathan Özbek

mirfanK’09 ´CZ´ – Sabaha Karşı Kar
Blog

Kar Yağıyor…

Birisi rüyama gelmeyeceğini fısıldadı kulağıma.
Uykuyu haram kıldım.
Güneşi bekliyorum penceremde
Yüzüm ellerimin garantisinde.
Gelirsen eğer duracak kar biliyorum.
Bu yüzden uyumuyorum.
Güneşi karşılamayı sevmem.
Lapa lapa kar yağıyor bak.
Sokak lambaları sönmedi henüz.
Güneş hafiften aydınlattı ortalığı
Henüz göstermedi kendini ama.
Sokak lambalarından takip ediyorum karı
Cam hafif açık
Sıcak bir şarap var elimde
Ellerimi ısıtıyor
Üzerinde dumanı
Buğusunu bırakıyor cama
Adının baş harfini yazıyorum parmağımla.
Oradan bakınca dışarısı daha güzel görünüyor.
Aldatıyorum kendimi
Yüzüme vuruyor sensizliğin ayazı
Gelsen
Bahar gelecek
Düşünsen
Okyanus

mirfanK’09 ´CZ´ – Sabaha Karşı Kar