Blog

Avuçlarımda Bir Gül

Kayıp gitti gözyaşlarım arasında
Dört duvar arasında bir gül
Uzandım
Dikenleri kamaşıyor
Acıtmıyor
Kıpkırmızı bir gül
Kayıp gitti gözyaşlarım arasında
Hiçbir şey söylemeden
Bir daha görmeden
Kokusu değmeden burnuma
Kayıp gitti gözyaşlarım arasında
Ve
Bir gül
Aklımı aldı
Kayıp giderken gözyaşlarım arasında…

Blog

Aşk Süzülüyor Kollarımda

Sıla’dan Gurbet’e adlı bir şarkıydı saçlarını uçuşturan
Biz arkamıza bakmadık hiç
Elin elimde
Başım dik
Geride bıraktıklarımsa
Sersefil.
Yaşı geçmiş insanlar yaşlarına ayak uyduruyor bak
Hepsi kendinden geçmiş
Önce sevdiklerinden
Sonra kendilerinden
Oysa bizler önce kendimizden geçeriz
Sonra yaşımız geçer
Fırsat kalırsa sevdiğimizden geçeriz.
Arzulanan bir adam olsam
En büyük arzularımda bulsam seni
Kirpiğin düşse yanağına da
Dünyayı durdurup alsam.
İki insan var önümüzde bak
Dans pistine geçmişler
Geçiyorlar
Bir bedendeler
Gözler bir
Bir şarkıdalar
Yıllar bir.

Aşklar pekişti o dans pistinde.


Yeni aşklar doğdu;

Babasız aşklar

Annesi kocaya kaçan aşklar…

mirfanK’09 ~CZ~
Blog

Doesn’t Rotate This Way

It is not resonated even your name
You’re totally forgotten here
Not even any street witnesses
Your breath and I have no signs for you in behalf of love…

mirfanK’09 ~CZ~

Teşekkürler Nazlı Çifçi

Blog

Birdebir

Adını dahi bilmediğim sokaklar canlanıyor gözümde
Katre katre dökülen yapraklar
Ve içimde kaybolmaya yüz tutmuş bir sen…
Avazım çıktığı kadar bağırıyorum bu bakmaya kıyamadığım duvarlara
Fakat
Adın dahi yankı yapmıyor
Unutulmuşsun buralarda
Çünkü
Hiçbir sokak şahit değil
Nefes aldığına
Ve
Bende hiçbir belirtin yok
Aşk adına.

Keskin bir anason kokusu giriyor araya
Özletti kendini o da biliyor.
Seni hatırlatan mezelerle süslüyorum dünyamı yine.
Kulağımda sen
Ellerimde sen
Dudağımda sen

Üzerimde lekeli bir ceket ile uzak yollar aramaktayım.
Fazlasıyla uzak
Tenimde dolaşıyor başka eller
Bir yara arar gibi
Seni yokluyorlar sürekli
Oysa ruhumda bir yarasın
Kabuk tutmayan
Dolaşmayın tenimde
Zira kanadı mı
Bir daha
Asla
Durmaz
Yaram

mirfanK’09 – CZ 1/1
Blog

Başkent İle Son Tango!

Buruk bir görüş günü.
Mahkûmlar kelepçelemişler kendilerini araçlarına,
Gözlerini de siyah bir şey ile kapatmışlar
Tanımamak için.
Volta atıyorlar Başkent sokaklarında
Görüş günü bugün
Görüşemeyenler görüşecekler.
Çok zararlı şeyler yazıyorum
Büyük şeyler çıkıyor dudaklarımdan,
Dizleri titriyor edebiyatın korkudan
Korkuyor benden.
Aşkı köle ettim başkent şahit!
Ağzı açık izliyor Tandoğan
7. Caddede katliam var, geberiyor sahte aşıklar.
Aşk…
Sürünüyor karşımda
Korkuyor benden.
Bir de “O” var.
Onun önünde de ben titriyorum zaten.

Blog

Taşan Aşk

Ben “sen” için yaptıklarımı söyleyemem, bir anlamı kalmaz.

Ben kendi dünyamda bir “sen” yapmaya çalıştım, olmamış meğer.
Şimdi gidiyorum kendi dünyamdan.
Sen o dünyada olmamış halinle kalacaksın,
Bir anlamın olmadan…
Seni mutlu eden bir yerde,
Mutlu olduğun biriyle,
Mutlu olduğun zaman gülümsemeni gölgeleyecek şekilde
Aklına düşmem dileğiyle
Ve
Son kez “hoşçakal” ruhum…

Blog

Dünaydın Sevgilim – V

Dışarısı aydınlık biraz, bugün biraz daha ümitliyim gelmenden. İçim titriyor bu ihtimallerle boğuşmaktan ama yine de hayal kuruyorum sensizliğin bataklığına, yıkılması kolay olsun diye.

Güneş terketmek üzere, son gösterisini yapıyor. Rengi tuhaf garip bir havaya büründü buralar. Avuçlarım başka bir elde terlemeyeli çok oldu.

Sen gel diye…

Yıldızlar gelecek birazdan, onlardan en sevdiklerini, hani “şuna baksana ne güzel” dediklerini toplayacağım tek tek…
Ve gözlerin “onu” düşündüğün zaman dalıp gittiğinde boğulmayasın diye tavana süs yapacağım.

Bir şubat soğuğunda sen, hayallerimi öksüz bıraktığında onlar yine yokluğunun koynunda hasretine “anne” dediler, dışarıda da hasret rüzgarları esiyor.

Gel utansın rüzgarlar…

Beni en çok beğendiğin gecede gibiyim şimdi.
Yanımda sahte, yakışıksız ve alnında “u-mutsuz” yazan bir eş yok ama benim sakallarım dahi aynı boyda, sevdiğin gibi.
Özendim bu geceme de.
Gelirsen beğen diye.
Çiçeklere öğüt verdim, anlattım sen gibi kokacaklar bu gece.

Paspasın altında anahtar yok bu kez. Gururumu sakladım tam ortasına, gelirsen eğer iyi sil ayaklarını. Aşka dair tutulmayacak sözlerini çıkardım buzluktan.
Buzu açılır birazdan, gel en kızgın tavada kızart ite köpeğe yedir sözlerini, n’lur sen yeme!

Kapısı kilitli odanın duvarını sildim hayallerimle, onunla çekildiğin fotoğrafları yapıştırdım gelişigüzel. Geçip ıssız sandalyemden baktım, flu bir defolu aşk var karşımda. Yüzünde de çakma bir gülücük, yüzsüzce.

Hayır kızmıyorum sana.

Gel sen.

Seni kazandığımda gülmedim.
Şimdi ağlamamı bekleme benden.
Çünkü ben kaybetmedim, biz kaybettik.

Bugün seni bekleyişimin ilk yılı doldu.

Bu da ulaşmayacak mektuplar arasında yerini alacak şüphesiz. Ama olurda gözün çarparsa anla ki devam ediyor tutkum…

“… Sen başka kollarda arararken mutluluğu, ben sustukça soldum. Halim vaktim kalmadı inan, ama bekleyeceğim seni bil. Bil ki birisi olsa da parçam ben yine o gün kadeh tokuşturacağım parçamla yokluğuna…


Bil ki sevecek seni içimdeki -çatlak- ve sızamayacak kimse o çatlaktan…”
 

mirfanK’09
Blog

Kimse Bilmez Ama?

“… O çok sevmişti, en az benim kadar çok…”

Yanmasın ciğeri,

Benim gerçeklerimin enkazında ufanmasın hayalleri. Sırf mutlu olsun diye birileri umutlarını peşkeş çekti diğerleri.

Masmavi geceleri, doğum çığlığı gibi süslüyor her yeri. Komşu şikayetçi olsa da adı sevda konamaz hiçbir dala…

Sırf ben duvarlara sürterken hayallerimi, o kıvılcımlardan yanmasın diye gittim.

Gerçek şu ki;
Sevdim ben,
“Onun benden nefret etmesine izin verecek kadar, bunu izleyip delirinceye kadar çok sevdim.”

mirfanK’08 (ikibinsekiz)

Blog

Pé Setti!

Utandım,

Sana sevda demeye utandım.
Uzatma,
Sen bir başkasına hibe ettin tüm hayallerini.
Hiçbir gurursuzun yapmayacağını yaptın sen,
Ve beni köpek gibi sevdiğini bilmeden.
Uykusuza masallar artık.
Uyut uyutabilirsen.
Sen büyük bir yola girdin
Küçücük hayallerin ve ufkunla.
Bu zavallı dünyaya bir küçük daha doğurmaya.

Biz yakışmadık bu dünyaya “aşk” neylesin?
Ay’dan bakıldığında görülen en büyük kahpesin!

mirfanK’09

Blog

Bir Yâr Var mı Bildiğin?

Yüreğimin çukurlarına dolmuşken gözyaşlarım
Sen kokuyor tüm dünyam.
Sadece yağmış, esip gürlememişsin gibi.
Avare bir kadehte yitirmişken seni,
Gel ki dinsin sarhoşluğum.
Vurulsun arka sokaklarda
Hiçbir derde derman olmayan
Esmer tenli yokluğun.
Bir yâr var mı bildiğin, adı gibi duran.Aşkın ahşap pervazında bir avuç sen için yakarıyorum aslanda.
Beyhude geçen zaman aşkına,
Kimliği belirsiz aşklar adına,
Gidiyorum…
Ki ağlamasın sevmedikerimi sevenler,
Susamasın varlığımı bilenler,
Ve
Yanmasın derinime inenler.

Döküldüğümde utanmayacak bir yâr var mı bildiğin?
“Senle doğan güneş, batmasın sensiz hiç
Batarsa şayet, gömüleyim olmamışlara”
diyebileceğim bir yâr var mı bildiğin?
Ben,
El pençe divan
Sen,
Sonsuz hayallere yaslan.

mirfanK’09

Blog

Alın Sizin Olsun!


Alın sizin olsun eski sevgililerim, benden uçup gidenler.
Elbet vardır dünyalarında bir kalem,
Sevişirken dikkat edin, çıkabilir bir yerlerden dudak izim, gölgem.
Dokunmasam bile yoklayın yüreklerini, elbet dokunmuştur bir cümlem.
Parmaklarınızı usulca gezdirin tenlerinde vardır bir işaretim.
En pürüzsüz sevdalara idi en günahsız yeminim.
“Ahh” etmişlerdir benden sonrakiler, “biz böyle sevemedik” derler elbet.
Gözbebeklerinde vardır bir İrfan, gece de çıkar gündüz noksan.
Tüm bunlardan sonra ben yoksam,
Değmemişim tenine, çünkü değmezmiş sevgime.
Sonra sakın anmayın adımı ey eskimişler!
Ben eskitmedim sizleri, eksiltmedim.
Ben
Sadece
Sevdim
Ve
Usulca
Gittim…

mirfanK’09
Blog

Siyah


Hep arkada otururduk
Hep yalnızken mutluyduk biz
Sonra biraz da gurur vardı
Yaklaşmazdık, konuşmazdık
Hep ayrı bir dünyadaydık
Hep ordayken mutluyduk biz
Sonra biraz da gurur vardı
Yaklaşmazdık, konuşmazdık
Ve
Şimdi bir duvar örülü,
Hiç yıkılmaz aramızda.
Yaklaşmak zor istesen de,
Biz yarattık acıları…
Kaderimizi biz yazdıkça,
Renklerle bir siyah yaptık…

AltgRup

Blog

Gülümse Olmamış Yâr

Dilimin ucunda dünyayı döndüren kelimeler,
Efillenirken bahar körpecik bir kış veda eder.
Saçlarını uçuşturacak bir rüzgar dile,
Ve Küçük bir tebessüm et seni benden götüren yele.
Gülümse
Çünkü
Yarın
Daha
Beter
Olacak…

mirfanK’09

Blog

Hadi Vakittir Yosma!

Al güneşi ardına da dur dağların önünde.
Yüreğinden gelsin sesin,
Haykır kalbin patlayana kadar.
Tut ikimiz adına ne kadar dilek varsa,
Yalvar adanan tum beddualara.
Hadi, tut kolumdan sürükle yemini bozulmamış diyarlara.
Yakamozlar acizken sen inatla ayı kovala.
Hadi yosma, al beni tüyü bitmemiş suratlardan.
Hadi
Yosma
Ben aşığım sana.

mirfanK’09
Blog

İmkan-sızım

Bir çarpı atmak mı gerekiyor bu boşluk abidesi günlere?
Yoksa takvimde işaretlemeli miyim ilerde bakıp gülmek için?
Her çırpınış netice bulmaz mutlaka fakat bazı çırpınışlar vardır ki sonucu istenen netice olmadıği zaman hüsranla sonuçlanır. İki şeyi bir arada görmek deyimi gerçekten ihtimallerin talihlilerine has bir durum mu, bugüne kadar iki şeyi bir arada göremeyen bir canlı olarak merak ediyorum açıkçası. Ve bu cümleler uzadıkça beynimin bir yerinde iki şey canlanıyor.
Hiç varolmamış iki şey.
“Buralardan çekip gidesim var” doğru cümle değil şu an.
“Buralara çekip sıkasım var” son günlerde favori cümlem. Yozlaşmanin hat safada olduğu bir toplumun içerisinde var gücüyle direnen bir kaç med-cezir çocuğundan biriyim ben de. Ben de diğerleri gibi oluyorum yer yer ve biz bu duruma hep gülüyoruz. Eğer asıl toprak kokan bizsek ve diğerleri gerçekten sadece bok kokuyorsa son durum – x pek vahim asker arkadaşım. Başka bir coğrafyanın yabancılaşmış sözleri arasinda olmak vardı şimdi.
Uzun zaman sonra kalemimden dökülen bu kelimeler sadece bu hasrete şafak saymak içindi.

Artı ve eksilerimle.

mirfanK`

Blog

Hadi Aklımı Baştan Alalım!

“… bir sabah uyandığımda düştün aklıma ve güzel günleri müjdeler gibiydin. Ardından düşler süslendi, fiyakalı oldu yağmurlar. Aklım ruhumdan ödünç aldı tüm tazelikleri. Hislerim dekolte düşlerinin yanında utanmaya başladı ve kararmaya başladı dönmeye çekinen dünyam.Bir sabah uyandım,Gözlerim pusluUmudum yarım.Ve masamda gazete kağıtlarından yapılmış bir “hoşçakal” yazısı.Kimse anlamasın diye çok uğraşmışsın
Parmak izin kalmamış ama yüreğimde baya dolaşmışsın gitmeden…”

Artı ve eksilerimle.

mirfanK’09

Blog

Adı Dünya

Her hikayem evveliyatı varmış gibi başlıyor. Oysa her şey “o” herkes “o”na benziyor…

“… lüks bir cafenin en afili masasında iki adam var. Biz buradayız diyorlar, her geçen saniye sayıları artıyor ve götlerine uymayan çöplerle oynuyorlar…”

Tatlı tabağını hazırlıyor bir kardeş, diğeri de dört tane suyu tepsiye koyuyor.
“top sakallı abinin masasına götür” diyor büyük olanı…
Çok uyumsuz çiftlerle dolu bu ortam. Kızlar çok bakımsız, erkekler de fazla bu havaya. İçeride sürekli bir kahkaha var, masaların birinde bir çift göz ağlıyor diğerinde ise ölen arkadaşın eski sevgilisi peşkeş çekiliyor ve buna -kötü gözle- bakanlar ses çıkarmıyor.
Çakma godomanların masası tatlıyla donatılıyor, belki bu sevimsizlik tatlıya bağlanır…
Kaybedenler çoğunlukta. Hayatın bir yerinden tutmayı marifet sananlar yanıla yanıla oturuyorlar. İki kardeş yiğitçe çalışıyor
Ve artan tatlılar için godomanın birisi işaret yapıyor
Büyük olan tebessümle kardeşine dönüyor”

… bu tatlı sana, bu tatlı bana, hadi mutfağa gidelim!”

mirfanK’09

Blog

Büyüdük

Yaprak sesleri aynı tonda,
Havanın kokusu aynı
Yıldızlar yer değişmiş biraz,
Ağaçlar haddini aşmış.
Eskiden top oynadığım toprakları ağaçlar sarmış,
Modernize olmuş tüm yalanlar
Ve artık eski kokuyor tüm çocukluğum,
Acıtıyor içimi başka kollarda oluşun,
Ve gidişinle başlayan
Yokluğum.
Blog

Sensizlik 90 Derece

Hala çok güzel “kaybettim” diye sızlandığım zamanlarda bulmak seni.
Başka tenlerde, başka gözlerde aramak ve başka solukları adına seslendirmek.
Can dostumdan ayrıldığımda sızlamıştı yüreğim defalarca, onu tekrar bulmak mümkün değildi belki. Başka bir coğrafyada aramızda sadece teknoloji olacaktı belki.
Belki şafak sayacaktım onunla beraber.
Ama bu hasret o hasretin ondabiri.
Şimdi dostum canımda diye acımıyor adının geçtiği her yanım.
Ama bir gün, evet bir gün teğet geçmeyecek yokluğun bilirim.
Bir balkon sohbetinin tam göbeğine oturacaksın hiç kalkmayacakmışçasına.
Ben her sabah uyandığımda başka bir sevgilinin süslediği kahvaltı sofrasında o aptallıkla ona “sen” diye sesleneceğim.
Hiç pişman olmayacağım ve senden bir parça taşıyan herkesi bende toplayacağım.
Biri adını taşıyacak,
Biri masumluğunu,
Biri asaletini,
Biri şerefsizliğini taşıyacak
ve
Ben en çok “şerefsizliğini” sevip
Onun şerefine kadeh kaldıracağım can dostumla beraber!
Kitabıma başladım hikayenle
ve
asla
pişman
değilim.

mirfanK`09