Blog

O’na

seni sevdiğimi bu kez sessizce,
sadece dudaklarımı oynatarak
karıştırdım gözlerine.

tam da bu gece,
yarısında yüzünün yarısı olan.
bir yastığım olsun istiyorum,
sadece.

mirfanK’13
Blog

Sarıldığım

mutlulukla uyandığın bir sabah,
hakkını teslim et tüm doğanın.
sarıl ve şükranlarını ilet,
sarıl sevdiğine,
sarıl;
sarılmak ilacıdır tüm eksik kavuşmaların.

mirfanK’13
Blog

Zaman

unutuyorum bir bir
kötü ve boş geçen tüm zamanları
yüzüme gömüyorum.

ağır aksak ilerlemiyor zaman,
ne zaman gökyüzüne baksam
seni diliyorum.

ve dur diyorum,
bende dur,
ona gelince dur,
zaman!

mirfanK’13

Blog

Gülüşü

bu,
kokunu ciğerlerime gömdüğüm
sıradan bir gün.

bu gülüşüne
bu ölüşüm
çok sıradan.

iyi ki güldün.

mirfanK’13
Blog

Anlamak

anladığımız kadarı ile anlamıyoruz bize uzak şeyleri.
anladığım kadarı ile
bir “o” kadar yoksun.

anlıyorum ki
bir yosun kadar yokum sende.

mirfanK’13
Blog

Çok Güzel

çok güzel haykırırım seni aslında,
adın kısa.

çok güzel söylerim seni aslında,
ama
ilk harfin büyük
ağzım
yara.

mirfanK’13
Blog

Gece Denizi

iki elin birbirini tutmamışken
sonrasını hiç düşünmeden
gece denizine savurduğun hayallerin var.

şimdi
ellerine geri sarmayı,
gözlerine, boşluğa bakmayı öğret.

hayat
hayallerine
asla
dokunmayacak.

mirfanK’13
Blog

Yabancı

bensiz nefes aldığın yerler var;
şanslı sandalyeler,
şanslı yabancılar,
seni tanıma fırsatı bulan gözler var.

söyler misin
ne kadar uzak oralar?

mirfanK’13
Blog

Bugün

bugün sorsalar yine seni,
bugün de “iyi biriydik” derim.
sen uzanma sakın bana,
ben yine düşerim.

mirfanK’13
Blog

Eylül’e

gidilir mi böyle bir mevsimde?
kal biraz daha,
unutma;
eylüller
bu gidişler için var.

mirfanK’13
Blog

aynı

aynı kıyafetlerle yürüdüm denize doğru. aynı gecenin aynı vaktinde yürüdüm – karanlık bile aynıydı.
gökyüzünden soluduğum havayı ciğerlerim onayladı.
ölümü bu kez denemedim,
ölsem duyar mıydın ki?
ölsem duyar mıydın?
ölsem sızlar miydi yüzünün yanı?
gözlerim lekeleniyor, kuruyor musun?
bu gece seni öpmeden uyuyacağım, 
-sabahı bilinmez.
bu gece sen olmadan uyuyacağım,
-uyanır mıyım,
bilinmez.
mirfanK’13
Blog

nem

-iki dirhem bir irfan-

yanaklarımdan boynuma süzülüyor
-dün-
düşü yalın, yolları nemli
-bugün-

gelecek-
-sen eğer: geç kaldın.

benim umutlarım dünü bugüne bağlayan ipte
kurudu, kaldı.

gülüşündeki cennet
bugün de yaktı.

mirfanK’13
Blog

gibi

-iki dirhem bir irfan-

ölür gibi kaçışıyor
ardına sığındıklarım.
mevsiminden miras bana
burnu üşüyen yalnızlığım.
bu yıl altı saat daha fazla sevdim seni.

ömrümde öldün gibi,
dünümde kaldın gibi,
bugünde yangın gibi,

bu yıl da fazla sevdim seni.

mirfanK’13
Blog

az

-iki dirhem bir irfan-

az daha unutuyordum seni,
gökyüzü yırtılır mı hiç?

adı konulmadan ölen bebeğin mezarı,
ölü doğan bebeğe konulacak ad,
hiç bebeği olmayacak annenin duası,

unutuyordum sizi;
az
daha.

mirfanK’13
Blog

yalan

-iki dirhem bir irfan-

omuzların sıcacık, durup daldığın yerde bolca duman var.
üç göz öldü güzelliğinden,
hayatta inanmam!
kimi öptün gelmeden?
tırnaklarının arası zifiri yalan
elin,
kimin elinden?

mirfanK’13
Blog

yağıyor

-iki dirhem bir irfan-

güneş yok artık,
çıplak ayaklı güzeli unut ankara.
mazgallara koşan
bir düş bağışlıyorum sana,
ayaklarını iyi ezberle ama
kaçıyor o
ardına bakmadan
gök yağınca

kaçıyor o,
ardına bakmadan,
gök
yağınca.

mirfanK’13
Blog

sadece

-iki dirhem bir irfan-

saçları tel tel kısalırken
gülmemiş gözlerinde
aynı hüznü gördüm
yine.

o gece gözleri yüzünden uyuyamadım.

o sabah camda titreyen,
koynunda uyuma hevesinde
canı yanan bir yağmurdu
-sadece.

mirfanK’13
Blog

mezarda

-iki dirhem bir irfan-

boynundan esen rüzgar
gönlünü döndürüyor mu dersin?

bir günü
güle döndürdü kokun ama
ömrüm
gül bahçesini bekliyor
-mezarda.

mirfanK’13
Blog

ölüyor

-iki dirhem bir irfan-

gidenden kalanım ben,
boş bir kağıda “özledim” yazıp
boşluk bıraktım
gel- doldur.

senden pürüzlü bir düş çaldım,
bıraktığın boşlukta ölüyor.
gel- öldür.

mirfanK’13